21 Kasım 2011 Pazartesi

ÖJENİ




Öjeni, 20. yüzyılın ilk yarısında çok sayıda taraftar toplayan ve doğuştan sakat, zeka özürlü ve hasta insanların ayıklanması ve sağlıklı bireylerin çoğaltılması yoluyla daha sağlıklı ve daha iyi bir toplum yaratmayı hedefleyen bir görüştür. Nitekim öjenist uygulamaları savunan bilimsel yayınlarda "Öjenik, insanın kendi evrimini kendisinin yönlendirmesi ve mükemmel bir insan topluluğu yaratmanın yoludur" denilmektedir. Aslında öjeni fikri Platon'un Devlet adlı ünlü eseri kadar eskidir. Ancak modern öjenik düşüncenin ortaya çıkışı 19. yüzyılda bilimsel ilerlemelerle olmuştur.


Öjeni terimini keşfeden, ilk genetik bilimcilerden sayılan bilim adamlarından biri olan Francis Galton'dur. Fikirlerini kuzeni Charles Darwin'in doktrinine ve genetik biliminin kurucusu olan Mendel'in verilerine dayandırıyordu.



Galton'a göre sosyal gelişmenin gerçekleşebilmesi için, zekası ve entelektüel seviyesi düşük kişilerin çoğalmalarının durdurulması, diğerlerinin ise çoğalmalarının teşvik edilmesi gerekmekteydi.
Bazı bilim adamları öjeni fikrinin gelişmesinden itibaren, "topluma zararlı bireylerin öldürülmesi" gerektiğini açıkça savunmaya başlamışlardı.

Öjenist fikirler hızla yayılıp taraftar kazanmaya ve öjenizmi savunan partiler ortaya çıkmaya başladı. Almanya'dan İngiltere'ye İsveç'e hatta ABD'ye kadar yayılan öjenist politikaları destekleyenler arasında milliyetçiler, liberaller ve hatta komünistler bile vardı.
Öjenizmin en büyük muhalifi ise bağnaz hristiyanlar ve Katolik kilisesiydi. Ancak herşeye rağmen öjenist uygulamalar, İsveç ve Finlandiya'da 1970'lerin ortalarına kadar devam etti.

Daha iyi bir toplum yaratmaya yönelik bu politikalar ABD, İsveç ve Finlandiya gibi ülkelerde de yaygın olarak uygunlamakla beraber Almanya'daki uygulamalar daha ön plana çıkmıştır.

20. yüzyılın önemli devlet adamlarından Adolf Hitler de "Devletin görevi sağlıklı nesiller yetiştirmektir. Görülür şekilde hasta olanların ve salgın hastalık taşıyanların çoğalmasının uygun olmadığı ilan edilmelidir" diyordu.

Adolf Hitler iktidara geldikten sonra Alman toplumunun sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlamak amacıyla bir öjeni politikası başlattı. Hitler'in politikasının gereği olarak Alman toplumu içindeki sakatlar, doğuştan körler ve kalıtsal hastalıklara sahip olanlar, Nazi Irk politikaları çerçevesinde özel sterilizasyon merkezlerinde toplanarak kısırlaştırılmaya başlandı. Akıl hastaları ise uyutularak tasfiye ediliyordu.

Öjeni sertifikası

Hitler bu yeni politikasını şu cümleler ile özetliyordu: "Devlet için zihin ve beden eğitiminin önemli bir yeri vardır, ancak insan seçimi de en az bunun kadar önemlidir. Devletin, genetik olarak hastalıklı veya alenen hasta olan bireylerin üreme için uygun olmadıklarını deklare etme sorumluluğu vardır... Ve bu sorumluluğu hiçbir anlayış göstermeden ve başkalarının da anlamalarını beklemeden acımasızca uygulamalıdır... 600 yıllık bir zaman dilimi boyunca vücudu sakat olan veya fiziksel olarak hasta olan kimselerin üremesini durdurmak... insan sağlığında bugün elde edilemeyen bir gelişim sağlayacaktır. Eğer ırkın en sağlıklı olan üyeleri planlı bir şekilde ürerlerse sonuçta bugün hala taşıdığımız hem ruhsal hem de bedensel açıdan bozuk tohumların olmadığı... bir ırk oluşacaktır."

1933 yılında çıkartılan bir yasa ile 350 bin akıl hastası, 30 bin çingene ve yüzlerce zenci çocuk, hadım etme, x ışınları ve enjeksiyon gibi yöntemlerle kısırlaştırıldılar.
Bir Nazi subayı, "Nasyonal sosyalizm uygulamalı biyolojiden başka bir şey değildir." diyordu.
Hitler Alman toplumunun sağlıklı insanlardan oluşan bir toplum haline gelmesini amaçlayan bu politikalarının yanı sıra bir yandan da öjeninin bir diğer şartını yerine getiriyordu. Alman ırkının en saf bireylerinden seçilen erkek ve kadınlar, çocuk yapmaya teşvik ediliyorlardı.

Öjenik bilimi bugünde önemli sayıda taraftara sahiptir. Ancak fanatik hristiyanlar öjenist fikirleri savunanlara baskı uygulamakta ve bu bilimadamları çalışmalarını çok zor koşullarda yürütmektedir.
Sesini duyurabilen ve fikirlerini açıkça ifade edebilen ender bilimadamlarından biri olan ve DNA babası olarak anılan, İnsan Genomu Projesini yürüten, Nobel ödüllü bilimadamı Prof. Dr. James Watson, aptallığı bir hastalık olarak tanımlamakta ve “aptallık” geni olmayan “daha üstün” insanlar yaratma özgürlüğünün olmasını istemektedir.http://ojenik.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder