28 Mart 2012 Çarşamba

MAVİ ŞAİRLER

Amatör veya profesyonel hemen hemen her şairin, en az bir şiirinde maviye bir uğramışlık vardır. Bu meftunluğa, mavi ve mavinin laciverte kaçan bütün tonları dahildir. Güzelliğe, umuda ve sevdaya dair ne varsa, şairlerin yüreğiyle  maviye boyanmıştır. Mavi bazen yüreği, bazen umudu, bazen sevdasıdır şairin... Suyun, gözyaşının, sonsuzluğun ve tebessümün rengi yoktur.. Lâkin yağan her yağmur damlası, serçelerin gözyaşı, sonsuzluğun her yönü, yârin her tebessümü mavidir şairin gözünde. Maviyi gönül rahatlığıyla sahiplenen de onlardır. Hatta Orhan Veli'nin 'Dalgacı Mahmut'u gibi; biz uyurken onlar boyar gökyüzünü maviye.. 
Mavi en büyük ve en değerli servetleridir onların. Bir avuç elmas sunar gibi sunarlar maviliklerini sevgiliye.. Maviyi sunmak, özgürlüğü, sonsuzluğu, sadakati, ve şifayı sunmak demektir onlar için. Sevdiklerinin yüzüne baktıklarında mavi bir denize bakar gibi, mavi gökyüzüne bakar gibi bakarlar; gözlerine sinen o mavi tebessüm bu neden iledir. Yani mavidir sevgili.. Eşinin varlığını maviliklerle anlatır Behçet Necatigil ve eşine "Gökten düşen mavi ışık/mavi ışıklarda dünya" diye seslenir 'Mavi Işık' şiirinde. Yine Sıtkı Caney "Gülümse gülümse gülden yumuşak/bir deniz gözlerin uçsuz bucaksız/olsa da ufukta kanlı bir şafak/gel anla bu aşkı mavi gözlü kız" dizeleriyle  Layya'ya seslenirken,  şairin Layya' nın maviliklerinde nasıl kaybolduğuna şahit oluruz.  Hatta savaşın mahzun yüzü de mavidir şiirlerinde. Ataol Behramoğlu 'Bir Mavi Çiçek' şiirinde "Önce top mermileriyle dövüldü alan/tarandı sonra mitralyözlerle/bir mavi çiçek kalmıştı sadece/ama yoktu koklayacak kimse" dizeleriyle mahzunluğu yansıtmıştır gönüllere.

Kedere ve yalnızlığa sevdalı şairler, şair olmalarına neden olan bu iki sebep galebe çaldığında, yani siyahın boğduğu, kırmızının çıldırttığı zamanlarda, hemen o mavi mağaralarına sığınırlar. Beyinleri çöküntüye uğradığında mavi bir dize doldurur o boşluğu, uykularını gecenin duvarına astıklarında bir bardak mavi çayla keyife dönüşür saatler, ya da intiharın kıyısında  sanrılarıyla dolaştıklarında antidepresif bir şiir kurtarır canlarını. Yaşamak zonklayınca ruhlarında, bir şiir yazarlar; keser ağrılarını. Şairlerin ölümlerinin nedenidir mavisizlik. Cahit Sıtkı "Sözünde durmadı mavi gökler/gün kararıyor git gide ölüm" derken yaşamanın onun için mavi demek olduğunu nasıl da ortaya koymuştur. Anlamların rengi, aşkın yakıcı rengi de mavidir onlar için. Dağlarca, "Ağaç taşı anlamaz/gökyüzü mavi iken/ağaç susuzluğu anlamaz /gökyüzü mavi iken/ ben seni çok sevdiğimi anlarım/gökyüzü mavi iken" dizeleriyle sevdayı anlamayı maviye yüklemiştir. Karakoç, Mona'ya "Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı alev alev sardı her tarafımı/artık inan bana muhacir kızı" dizeleriyle seslenirken o yakıcı mavinin, şairi  nasıl etkilediğini yüreğimizle görürüz.. 

Bir şair, mavi bir sabah, mavi bir durakta, mavi bir yüreğe tutunarak, mavi bir otobüsle, masmavi bir yolculuğa çıkabilir. Mavi bir tebessümle, mavi bir yüzde kaybolabilir; hatta lacivertlerte boğulabilir. Şairler, bahar gelip de yürekleri ve yeryüzünü yeşiller bastığında 'bakın her yer masmavi' diyebilirler. Onları garipsemeyin ve bir de onların gözünden bakın dünyaya;  her yerin masmavi olduğunu siz de göreceksiniz.
- Sevilay Meraler-



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder