11 Aralık 2013 Çarşamba

EV KARADIR

Kirpiklerimde ölümün gölgesi var...F.Ferruhzad

Ev Kara'dır... Şimdiye dek seyrettiğim en etkileyici film. Cüzzamlı insanlar, yaşamları ve offf Furuğ'un şiiri... 
Diyebilirim ki; ötekinin acısı, bir kalbe ne kadar yerleşebilirse o kadar yerleştirdim acıyı kalbime. Ötekinin acısı, hücrelerden ne kadar sızabilirse o kadar sızdırdım acıyı bedenime
Ve duam... Duam eğer 1963 yılına gidebilseydi  şu an yağan her kar tanesi kadar onlara dua ederdim.

Kendimize baktım da kaç "modern gözü" bu filmi seyretmeye ikna edebiliriz ki dedim. 
Bu film şimdi gösterime girmek istese onu Avm'den içeri alırlar mı? 
O yetmezmiş gibi künyesinde "keyif ve umursamazlık" yazmadığı için sahte kimlik taşımaktan hapsetmezler mi? 
Ya  bilbordlara yerleştirmek istesek? Afişinin asimetrisi "altın oran bilbordlara" uyum sağlar mı? 

Neyse... Sadece şunu söyleyeyim:

Tarkovsky'nin Nostalgia filminde bir deli şunu söylüyordu:  
"Deli bir adam size kendinizden utanmanız gerektiğini söylüyorsa ne biçim bir dünyadır burası!"


Bu arada, Furuğ bu belgeseli çekmek için gittiği "Tebriz Cüzzamlılar Evi'nden" bir çocuğu evlat edinmiş ve ölmeden önce onların acısı tarihe, kalbiyle işte böyle yazmış.  

Ya biz? Biz hangi acıyı yazabileceğiz? İçimizde cüzzamlı bir çocuğu evlat edinecek bir yürek var mı?

Filmdeki şiirden...

Sen insanların ve ruhların Rabbisin,
Bu dünya gebe ve haksızlık doğuruyor,
Sessizliğimi korurken, kemiklerim ufalanıyor...
Allahım! 
Güvercin ruhunu, vahşi hayvanlara emanet etme!



-Sevilay Meraler-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder