3 Aralık 2012 Pazartesi

HIRKANIN BİR'E AŞKI



Siz ey aldatışlar! Bunca karanlığınıza rağmen size koşarak gelen bunca karanlıklara neler vadettiniz söyler misiniz? sm

Aşkı anlamak istemeyen anlamıyor işte! Ne yaparsanız yapın, ne akıllarına ne de gönüllerine bunu izah edemiyorsunuz. Bütün içtenliğiniz ve bütün samimiyetinizle mutlu olsunlar istiyorsunuz, her dem huzurda kalsınlar istiyorsunuz.. Fakat nafile.. Sonra istemeseniz de bu mutsuzluğu hakettiklerine inanmaya başlıyorsunuz ve sonra kızıyorsunuz onlara içten içe.. 

Sahi akletmeyenlere aşkın güzelliği neden bahşedilsin ki? Sonuçta sadece akl/eden, aşk/eder..

Akletmeyenlere gerçek aşkın, "İkinin birbirini değil; ikinin Bir'i sevmek" olduğunu nasıl anlatabilirsiniz ki? En bilgiç tavırlarıyla böbürlenirlerken, "Bir'i sevmeyenin, hiç bir şeyi sevemeyeceği mecburiyetini taşıdığını" nasıl öğretebilirsiniz ki? Anlarlar mı sanıyorsunuz.. Hangi rasyonel akla nasip olmuş ki gerçeği anlamak...

Onlar nasıl anlayabilirler ki nârın o serinletici dokunuşunu ya da kul olmakla kül olmak arasındaki o ince büyüklüğü.. Onlar için kül, "bir tutam kirleten siyahlık" iken, külün aşıklar için "kalpleri temizleyen bir dezenfektan" olduğunu nasıl anlatabilirsiniz ki?

Anlamazlar, anlamayacaklar.. 


Bir önemliydi.. Cündioğlu'nun söylediği gibi: "Bir kre düşüyoruz eryüzüne, bir kere!" Hallac bir kere yandı.. Bir kere kesildi elleri ve bir kere yakıldı bedeni.. Bir ceset nasıl sadece bir kere yanabilirse; bir ruh da sadece bir kere yanabilir.. Demem o ki; insan sadece bir kere ve sadece Bir'le yanar.. Yanığından arta kalan külleri ise göğe gömülür... Yıldızların yanıbaşına yani...


Rasyonel akıllara, yana yana yanıtlamalarını umarak bu soruyu sorayım. 


Hangi hırka dindirebilir Dicle'nin kabaran yüreğini söyler misiniz?  Sizin rasyonel hırkanız mı?

-Sevilay Meraler-





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder