20 Aralık 2012 Perşembe

MODERNİZME SATAŞMALAR/BELALTI ENTELLEKTÜELLERİ

KUMRU ÇIRPINIŞI
Hanimiş ruhumu yoran zencefil kokulu yarim? 
Neredeymiş bakışına meftun olduğum o gün batımı serzenişler?
Ahh teninde ışığımı kaybettiğim yar.. 
Bak işte ellerimde sensiz bir nefes,
Dudaklarımda bir avuç yalnızlığın var..
Sensizliğimdeyim..
Gözlerimde bir çift kumru çırpınışı,
Odamda demlenmiş bir intihar. ..
Ahh ruhunda karanlığımı bulduğum yar..
Sessizliğimdeyim..


Çok tanıdık geldi bu sözler değil mi? Siz de okumuş veya yazmışsınızdır. Aşık olan her ademoğlu/havvakızı, sevdiğinin yokluğununda bu tür sözleri yazar, okur veya dinler.. Çünkü aşk diye tanımladığı bu duygu, onu şair olmaya mecbur kılar.. Şiirlerin konusu genellikle yalnızlık, çaresizlik, sevgi ve özellikle sevgiliye/şehvete özlem!! olur. Hayatın merkezine alınan sevgili öyle bir konumdadır ki aşık kişisi dinlediği her şarkıda, okuduğu her satırda, izlediği her karede sevdiğini görür. Bunun adı aşktır ve aslında, güzel ve  kutsal/ dı/r...

Her güzel şeyi deforme eden modernizm, oldukça ademce ve oldukça havvaca olan bu "doğalımsı duyguyu" zaman içinde kendine benzetti. Modernizm, aşka yeni bir tanım getirdi ve bu tanım kendini hep kadın bedeni üzerinden tanımladı. Çünkü, modernizmin kapitalizme, kapitalizmin paraya, paranın da kadına ihtiyacı vardı. Kadın, aşkın/şehvetin diğer adı haline getirildi. Bu yüzden şarkılar kadının gözlerinden, şiirler kadının dudaklarından, romanlar kadının sıcaklığından bahseder oldu. Bunları okuyan her adem kişisi de doğal olarak bir kadın tenine/aşka/şehvete tutulma zorunluluğunda hissetti kendini.. 

Şehvet şimdilerde çok ama çok pişman.. Modernizmin onu bu kadar çok kutsayacağını bilseydi, iblisin bir parçası olacağına, iblisin içinden fırlayıp,  iblis gibi Allah'a isyan eder; iblisten daha şöhretli olurdu. Baksanıza neredeyse bir tanrıya dönüşmüş!!

Bu kadar popüler olan bir duygunun elbetteki rantçısı çok olacaktı. Her şeyi paraya dönüştüren modernist anlayış aşkı şehvete, şehveti paraya dönüştürdü.. Modernizm, "kapitalist edebiyatı", kapitalist edebiyat da "piyasa şiirlerini," "piyasa şarkılarını" ve "piyasa romanları"nı üretti.. Bu akıma en fazla en çabuk adapte olan da bizim toplum oldu. Kendini sözümona entellektüel şair/yazar olarak tanımlayan grup, popülerlik adına "cinsel açlıklarını" ve "tensel tecrübe"lerini konu edindikleri "egosal çığlıklarını" edebi forma sokarak piyasaya sundu. Böylece "belaltı edebiyatı "sektörü oluştu ve bu sektör oldukça revaçta! 

Bunun en büyük sebeplerimizden biri, belki de başkasının özel yaşamına bu kadar düşkün ve dedikoducu bir toplum olmamızdan kaynaklıdır. Kimin kalbi kimle meşgul, kimin uçkuru ne durumda en büyük merak konusu. Tabi bu zaafı kullanmayı seven çok değerli edebiyatçılar da bu fırsatı kazanca dönüştürmede geri durmadılar....


Artık kitap okuyanları görünce, kitap okuyor diye sevinemiyorum; çünkü kelimelere sinen şehvet, bu güzelliği ve sevinci de götürdü.. Bir bayan sanatçı nasıl ki, soyundukça, para kazanıp ünlü!! oluyorsa, bir şair veya bir yazar da kitabında cinselliği ne kadar konu edinirse o kadar ünlü, o kadar para kazanır oldu... Cinsel sömürünün her zaman ve mekanında olduğu gibi bu akımda bayanlar vardı ve belaltı edebiyatı onlarda da ayrı bir şık durdu!! Şimdi her yerde belaltı edebiyatçıları aranır, ağırlanır kıymet bilinir oldu. İşin komik tarafı kendini o şairler gibi ünlü hissetmek isteyen avamdan bir takım zavallı da bu tabakadan nasiplenmek için bunlara benzemeye başladı. Edebi bozuk olan edebiyatının da bozuk olması son derece doğal vesselam.

Beden şairlerine demem o ki, bedene şiir yazmak kolaydır, bedenin bedene duyduğu özlemi dile getirmesi daha kolaydır.. Yukarıdaki şiiri abartısız beş dakika içinde yazdım ve sizin şiirlerinizde  olduğu gibi bu şiirde de hiç bir samimiyet yok; sadece kelime oyunu yaptım, sizin gibi.. Derim ki bedensel şiirler ve romanlar pek de emek gerektirmiyor, bu sebep ile beğenilmiş ve popüler olmuş olsanız da kabarmayın lütfen; çünkü bu kabarış hindi kabarışı gibi bir şeydir.. Neyse elbette özgürsünüz, nasıl diliyor ve mutlu oluyorsanız öyle yaşayın kendi dünyanızda.. Yalnız sizden bir ricam var.. Siz, gençliğin duygularını ve aşkı sömürerek, kelime oyunlarınız ve tensel tecrübelerinizi yazdığınız şah/eserlerinizle para kazanmaya devam edin ama lütfen bu halinizle bir beden işçisinin yanında geçerken sakınn ha burun kıvırmayın.. 

-Sevilay Meraler-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder