20 Temmuz 2012 Cuma

MALAYANİ MONOLOG/İŞPORTACI ŞAİRLER


Şiir, zekânın, duygu aleminde zarif adımlarla yürümesidir. Estetiktir.. Nağmelerin, kelimelerle işlenmesidir. Aklın, ahenge nezaketle çarpmasıdır.. Hoyrat bir gerçeğin, ince bir hayalin zerafetiyle harmanlanmasıdır.. Çölleri birbirine düğümleyecek cesareti gerektirir. Kâinatın bir ucunda esen esmer bir rüzgarın uğultusunu, deniz kabuğunun mavi tınısına dönüştürecek mahareti gerektirir. Hikmetten beslenmeyi, ilimle olgunlaşmayı, felsefeyle pişmeyi, tarihle sırdaşlığı gerektirir. Efsunludur.. Sırlar aleminin muskalarını imgelerin yüreğine takmayı gerektirir.. Zekâyı estetiğe eklemlemeyi, okumayı, dile hakim olmayı, bilmeyi gerektirir.. Yani  şiir yazmak, muazzam bir zekâya ve bilince sahip olanların işidir .. 

Dikkatimi çeken bir şey var, o da bu ülkedeki şiir ve şair bereketi.. Bunca emeğin ürünü olması gereken şiir, neden bu ülkede bu kadar fazla? Neden bu kadar çok şiir kitabı var? Neden herkes şair? Yani bunlar gerçekten şiir mi; yoksa ben mi yanılıyorum? Yani ülkenin bütün insanları muazzam derecede zeki olmadığına göre bu ülkedeki bunca şairin yazdıklarına şiir denilebilir mi?  Yazdıkları nedir acaba? Kendilerinden yola çıkarak sadece kendi yalnızlıklarından, karşılıksız aşklarından, kendi korkularından veryansın eden birilerinin duygularını kelimelere yükleyip cümleleri intihara sürüklemeleri şiir olarak adlandırılabilir mi? Bütün bedenlerde aynı etkiyi yaratan sıradan bir aşk duygusunun ilk defa yaşanmasının verdiği şaşkınlık, insanın beyniyle kalbinin birbirine dolanması ya da şehevi bir özlem şiir yazmak için geçerli bir neden olabilir mi?  Şairin!! şiirini yazdığı dili tanımaması, kelimelerin anlamlarını bilmeden sırf kafiyeye uyum sağlasın diye ya da kendince estetik bulduğu için alakasız kelimeleri mantıksızca kullanması mıdır şiir? Ya da hiç kitap okumayan biri şair olabilir mi?.

Bu soruların hepsine evet yanıtını verecek olan varsa bekliyorum  ama galiba gerçek bu değil.. Amacım yazanlara hakaret etmek de değildir. İnsanların duygularına ve duygularını aktarma şekline de saygım sonsuz; lakin  şiir bu kadar da ucuz değildir yaa.. Misal, İslamiyetten önceki dönemde Arabistan'da şiirin çok  etkileyici bir özelliği varmış. Hatta vahyin gelişinden sonra, ayetlerin ihtişamı karşısında, peygamberimiz, 'çılgın şair' olarak adlandırılmıştır. Şairlerin azgınlıkları karşısında da 'Şuara' suresi indirilmiştir. Yani şiir bu derecede mühim ve etkileyicidir. Ortalıkta dolanan şairler!! bu gerçeği bilseydi acaba yine şiir yazmaya yeltenirler miydi? Kendilerini yine şair, yazdıklarını yine şiir olarak adlandırırlar mıydı? Şiir diye yazdıklarını utancın ateşinde yakmazlar mıydı? 

Velhasılı kelam, duygusallık çok güzeldir, sevmek ve sevilmek de güzeldir amenna ama hiç bir duygunun edebiyatı deformasyona uğratma hakkı yoktur. Kendince yaşadığı coşmaları, taşmaları, acıları  imgelerle boğarak, çetrefelli cümleler kurarak ya da günlük bir sohbetin sıradan bir cümlesine indirgeyerek anlatmak, şiir olmasa gerek.. Herkesin hissettiği basit bir duyguyu  aşk diye adlandırıp sadece aşk şiiri yazan biri de şair değildir emin olun..
Panik yapmayın sevgili şairler! Bu dünyada aşkı yaşayan sadece siz değilsiniz. İnsanların yüzde doksandokuzu sizinle aynı geçici duygunun içinde. Bu arada,  hem insanın mahrem bir yüreği olmalıdır. Adına aşk dediğiniz şey ve yüreğiniz ve uğruna şiirler adadığınız sevgiliniz eğer şiirlerinizde belirttiğiniz kadar kutsalsa kaldırımlarda bu kadar dolanacak ve işportada satılacak kadar basit ve ucuz olmamalı değil mi?
-Sevilay Meraler-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder