Beni O'na nakşeden, aziz dostuma ithaftır....
Ey bilmezlerimin çokluğunu kanadına yükleyen simurg... Ey kilitleri bin yılllık yalnızlığı yaşayan kütüphanem... Kapını bana açtın açalı, azâd oldu dünyaya sahipliğim. Kibrit-i ahmer gibi dokundun, kirli fikirlerin girdabına kapılan aklıma... O kırmızı taşı elime tutuşturdun tutuşturalı, yolllarım Bir'de birleşti. Heybesinde sıratı taşıyan derviş gibi yüklendim yalnızlığı.
Şimdi, sadece, erdemin aynasına yansır yüzüm ve pişmanlık artığı yollarım, selamet denizine dökülür artık... Bir mercan şifası dokunur duama ve bir safir ışıltısı aydınlatır düşlerimi. Mavi bir nilüfer gibi, gecelerde kapanıp suya batan yüreğim, karası kalmayan günlerle, kendi denizinde, en güzel haliyle arz-ı endam etmekte...
Ey bitmek bilmez yolculuğunu, kum iklimine miras bırakan saba... Gaybın adamları gibi varlığı ârâfta suskunluğun, hangi kıyametin çığlığını susturur bilemem ve bilemem hangi ülkenin ütopyasında son bulur yolculuğun...
Özümün nuru dostum... Duamdasın.. Sonsuza dek...
-Sevilay Meraler-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder