31 Ocak 2012 Salı

MODERNİZME SATAŞMALAR/Enaniyet Kumbarasında Metelik Olmak




Kötü duygularını kendisine ilah edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?
- Furkan/43-

Modernizm yaratıcıyı yaşamının dışında bırakınca; insan kendini bu dünyanın yaratıcısı ve sahibi sandı. Aklına ve gözlerine indirgediği 'gerçek'le, var oluşuna gereksiz ve abartılı bir anlam yükledi. Rasyonel akıl, ruhun varlığını rüyaların zindanına hapsedince, haddini bilmeyen akıl, varlığı red edilen 'ruhun' hastanesinde şifa aramaya mahkum edildi. İnsan zannnetti ki bu beden onundur. Bedenini o kadar sahiplendi ki, bedenini yani cesedini kutsallaştırmak için ona güzel ve çirkin vasıflarını yükleyerek ve hayatının merkezine 'gözün gördüğünü' ölçüt tutarak zehrine zehir ekledi. Güzelse bedeni bu güzelliğin ona olduğunu zannederek ve bunu kullanarak şiştikçe şişti; irinlerle doldurduğu ruhunu göremedi... Bir de çirkin olan var idi; onu da kibrine malzeme eyledi, çirkinliğinden dolayı mutsuz olarak ruhundaki duru suyu bulandırdı. Ben dedi insan.. Beden benim, ben bedenim! O gürledikce cihanı bir ateş/enaniyet bürüdü.

Enaniyet kumbarasında kendini biriktirmeye devam etti insan. Önce bedeniyle, sonra parayla, sonra eşyayla, sonra kariyerle, koltukla, arabayla, telefonla, evle kendinin yüksekte zannetti. Zirvelerde dolaşıp dünyya zafer işaretleri yaparken ruhunun diplere vurduğunu göremedi.  Oysa Mevlana' beden testisi âb-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile.. İçindekine bakarsan padişahsın,kabına bakarsan yolu yitirdin..' diyerek yitirilmenin adresini göstermişti.  Her geçen gün kendini yitirdi insan.. Biriktiğini zannetti,  biriktikçe eksildi, biriktikçe eksildi...-Sevilay Meraler-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder