4 Nisan 2013 Perşembe

NİSAN/İSYAN/NİSYAN


Modern leşler, baharı örseleyemez sanırdım..  


Bu gün 4 Nisan. Ben de bi belirsizlik... Yani nisanda mıyım, nisyan damıyım, isyan da mıyım; bilmiyorum. İsa mıyım, nisa mıyım; fark edemiyorum. Bir y/anım baharla sarhoşken, diğer y/anım tuhaf bir başkaldırıyla ayık, öbür y/anım ise...
  

Ben diyorum; nisa
İffet diyorum; İsa 
                                                                  geliyor aklıma.


Bu adaletsiz düzen diyorum; isyan
Sus ahret var diyorum; nisyan 
                                                                    düşüyor aklıma.

Sensizlik var ya Rab!

Zamanın bir ceylan uykusu kadar ferah aktığı bu şehirde bile sensizlik var. Hâl böyle iken, sensizliğe eşlik eden dakikalar, ne kadar dinlendirebilir ki ruhumu? 

Küllerde nergis açtıran bu efsunlu havanın lezzetini nasıl doyasıya tadabilirim ki ?

Sensiz bu şehrin her taşı bir elem, her b/nakışı benim çilem olmaz mı? 

Oysa bu gök, bu ova, bu toprak senin! Bu bal damlası yağmur taneleri, şu esen lezzetli rüzgar, şu tılsımlı koku senin ! Bu körlük, bu kabalık, bu bağnazlık da bizim! 

Keşke diyorum, keşke bir nergisin nasibine düşürdüğün cemalin kadar zerafet düşürseydik ruhlarımıza ve keşke bir kumrunun nasiplendiği kadar nasiplenebilseydik verdiğin özgürlükten.  

Ama yok...


Onlara, seni hissedememe özgürlüğünü tanımam ve buna saygı duymam gerekiyor biliyorum. Benim seni hissetmem bana yetiyor da; onlar da hissetsin istiyorum. Seni hissedişler çoğaldıkça; huzur da çoğalıyor çünkü.. Neden topyekun bir mutluluk yaşamayalım ki.. 

Neden bu gereksiz mahrumiyet?


Bir bilseler, ne kadar zor ya Rab! Ne kadar zor! Sensizliği sevenlerin hükmettiği bu asırda, sensizliklerle yaşamak zorunda kalmak ne kadar zor!


Duruluyorum.. Sonra bir kıyasımukassem oyalıyor aklımı...

İki ağırlık hissediyorum ama hangisi daha ağır, çözemiyorum.. Varlığıma yapışan bu tılsım mı; yoksa bu aya yüklenen etimolojik erdem  mi?

Sevilay Meraler







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder