4 Eylül 2012 Salı

ZEMİSTAN


şerha şerha yırtılırken dünyanın yüzü, hangi yarayı hangi paradoksla sarabilirim, bilemem  ki..

bir ortaçağ despotluğu düşmüşken avuçlarıma, bir postmodern acizlik sarmışken yollarımı, nasıl özgürleşebilirim ki..

çağların yalanı, kanata kanata bölerken tarihi, hangi paradigmaya, hangi bitmezliği sığdırabilirim, beceremem ki.. 


kurulup yıkılırken bir bir  uygarlıklar ve kanın hakimiyeti doluşurken ruhların damarlaarına, nasıl yormaz beni bu anlayış, anlayamam ki..

bak işte dile düş/tü.. 


ilk alfabe, ilk harf ve ilk insan.. 

sonun ilke adanışı ve kahredici bir yağma..


kuyu mezarlar, kanatları solmuş bir yarasanın körlüğü  ve aziz musalla taşı..

nil nehri ilk defa şaşırttı güneşi, ilk şaşkınlığı takvimin ve insanın.. taşmadı, taşamadı, taşıyamadı.. 

mumyalanmamış bir haya, kefensiz ölüler ve göç..

hangi güleç ceset, hangi  zemherinin azabını yüklenir, kavrayamam ki..

Sevilay Meraler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder