5 Eylül 2013 Perşembe

İLAHİ MEVHİBE

Ah bu kuş, bu gidişle/ Uça uça gök bırakmayacak/ Öteki kuşlara... --C. Koytak-



İnsan garip bir varlık. Hep müşteki, hep asık suratlı, hep doyumsuz.. Hep bir arayış içinde... Bitmek bilmez, sonu gelmez bir yolculukta avare avare dolanmakta. Yani bir anlam aramakta bir anlam!! Kemiyet yığınlığı içindeyken neden yalnız olduğunun yanıtını aramakta... Varlığın varlıkla çoğalacağı yerde neden azaldığının da... Ruhunu kaplayan yabancılık hissi, tanıdık  yüzlerde kayboluşlar, bir şeylere tutunma isteği, metafizik alemin varlığını red ederken kendini aşkın hiçliğine bürünmüş halde bulması.. Bu tıkanışlar ve bu zorlanmalar karşısında  yorulması, kırılması, yalnızlaşması.. 



Bu arayış serüveninde insan, varlığına yüklediği anlamı, en çok da  bilgide aramaktadır. Oysa aradığı şey çok büyüktür. Bilgiye yüklediği anlamın bu büyük anlamdan bir parça olduğunu ve büyük anlama götüren menzilin en engebeli  iki yolundan biri -diğeri aşktır- olduğunu bilemez. İnsan bunun farkına varmadan bu büyük anlamı bu küçük anlama sığdırmaya çalışır; bu çaba dünyanın bütün yağmurlarını bir serçenin gagasına sığdırmak kadar  imkansızdır. 

Bilginin peşinde koşar insan ve bildikçe bilmek ister; fakat bunca bilgiye rağmen yine eksiktir; yine yanlış.. Bunun, her insanın niteliğine göre geçerli bir nedeni vardır muhakkak; ama anlamı bilgide bulmaktadır hata belki, belki de bu, bilgiden de üstün olan "bilinçli olmakla" alakalıdır. Doktor Ali, "bir kişiyi cellat diğerini şehit; birini zalimi diğerini hürriyet aşığı; birini muttaki, diğerini fasık yapan bilgi değil biliçtir" diyor. 

Evet, tabi! Siz de hiç şahit olmadınız mı bilgisi çok ama bilinci yok insanlara? Kronolojisini incelediğiniz bir insanın, bilgisi ile bilincini kıyasladığınızda hayrete düştüğünüz olmadı mı hiç? Evet, belki de bilgi bizi tatmin etmiyor; bizim ihtiyaç duyduğumuz şey bilinçtir. Bilinç, yetenekli bir aydınlanmayla aklın yükünü hafifletmektir. Bilinç, farkında olmaktır; farkındalığı arttıkça insanlığı da artmaktadır insan denen varlığın ve tabiki acısı da... Yani Allah referanslı olmayan bilgidir bizi yoran; yani belki bu yüzdendir bilgili yanımızın noksanlığı ve kayboluşlarımız dehlizlerde ve düşüşlerimiz kendi kuyumuza.. Çünkü bu tür bilgi salt seküler bir karanlıkken, Allah referanslı bilgi ve bilinç ise uhrevi-seküler bir ışıktır. Meriç'in belirttiği, "ilahi bir mevhibeye, aşka, sonsuza ve feragata kanatlandıran gerçek akıl" belki de bu Allah referanslı bilgi ve bilinç birlikteliğidir. 


Allah bilinci olmalı insanda.. Bütün varlıkları bir kenara atıp; en çok  Allah'ın farkında olmalıdır insan... Şeksiz şüphesiz O'nun varlığının nasıl bir güzellik olduğunu fark etmelidir. Arayışlardan, bunalımlardan, hayal kırıklıklarından ve her şeyi yanlış anlamlandırmaktan ancak ve ancak Allah'ın varlığının bilincinde olanlar kurtulacaktır. Akıllar ve ruhlar ancak O'nun varlığının bilinciyle fıtratının özüne kavuşacaktır inşaallah. 





-Sevilay Meraler-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder