26 Haziran 2013 Çarşamba

SÖYLE TAŞ EVLERE KONUŞSUNLAR!

Söyle taş evlere konuşsunlar! Saklamasınlar kederi n/bakışlarında!


Ateş böceklerini yitirmiş bir denizdir yüreğin, o kadar garip, o kadar mahrum.. 

Yalnızlığın, paslanmış düşlerde boğulmuş bir çocuk...
Sözlerin, kaçak bir mahkûmun korkularını mekân tutmuş, susmaları deva sayan...

Ve gözlerin…
Gözlerine, bebeğini kaybetmiş bir annenin mahzunluğu doluşmuş.
Bebeğini yitirmiş gözlerin… 

Sen ki , bir azizin yüzünde sonsuzlaşan bir mum ışığıydın,

Sen ki sabır desenleriyle nakşedilmiş zümrüt bakışlı bir Leyla gülüşüdün.

Ve senin için yaşamak, sadece, kurumuş bir menekşenin renkleriyle ötelere uzanan nehri boyamaktı...

Söylesene...
Ne oldu da solmuş bir yaprağın pişmanlığında süründü yarınların? 
Ne oldu da yeşil hatıraların, sahra yüzlü kabirlerin kazıcısı oldu? 

Susmak istiyorsan madem... 
Söyle taş evlere, konuşsunlar!
Onlar ağ/nlatsın hikayeni!
Saklamasınlar kederini n/bakışlarında!



-Sevilay Meraler-




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder