Hakikati söyleyip yalnız kalmak mı? İşte o bizim cennetimiz. . . -B.
Akyürek-
Çünkü hayat artık dolu dolu bir çelişme arzusu...
En büyük çelişkimiz de çelişkisiz olduğumuzu iddia ettiğimiz an
başlıyor.
Çelişiyoruz...
Kendimizle, söylemlerimizle, yazdıklarımızla ve yaptıklarımızla..
Kendimiz, olmak isteyen benle, olamayan ben arasında arafta...
Söylemlerimiz, eylemlerimizle eylemsizliklerimiz arasında biçare.
Yazdıklarımız, yaşamak istediklerimizle, yaşayamadıklarımız arasında
huzursuz...
Yaptıklarımız, yapmamak istediklerimizle çok uzak bir mesafede...
Çelişiyoruz...
Eğitimimizle, imanımızla, dilimizle ve bedenimizle..
Eğitimimiz, hinliğimizle doğru orantılı. Eğitildikçe
aldatıyoruz...
İmanımız, küfrümüzle yan yana.. İnandığımızı söyledikçe inkar
ediyoruz...
Dilimiz, ruhumuzu yanlışlamada, meşgûl...
İbadetlerimiz, bedenimizin şer ihtimali yüzünden teyakkuzda...
Değişiyor ve
çelişiyor her şey...
Her şey görünmediği
gibi oluyor her an..
Duygular bile ölürken doğuyor..
Küllerden, yangınlar
çıkıyor.
Fonda, Korkmazgil'in tınıya dönüşmüş şiiri...
.../
Dostum,
dostum, güzel dostum,
Bu ne beter çizgidir bu!
Bu ne çıldırtan denge!
Yaprak döker bir
yanımız,
Bir yanımız bahar
bahçe...
Sahi, bu ne beter
çizgidir ya Huu!
Subhanallah!
İçtiğim kahvenin ilk yudumu bile diğer yudumla çelişkide...
Bir de okuduğum kitabın ilk sayfası ile diğer sayfaların çelişmesi yok
mu... Keşke kitapları yazanlara yazar denmese de "yaşar"
dense diyorum. "Kitabın yaşarı" desinler. "Kitabın
yazarı" diyorlar; bu yüzden yazan çok ama yaşayan... Yazar ne
yaşar ki... Yaşar ne yazmaz ki.. Bu yüzden bu çelişki. Biliyorum.
Neyse… Neden bu çelişki diye soruyorum. Çok uzun sürmüyor yanıtlamak.
Doyumsuzluk çağında yaşıyoruz malum... Çağa ayak uydurmak da birinci vazifemiz! Artık her şey
arzularımızla örülü. Hatta çelişkilerimiz de.. Evet bu bir arzu. Bu bir elimde
değilmezlik değil, bu bir kendimden habersizlik değil; bu bir arzu... Çelişmek
arzusu... Çelişmeyi arzuluyoruz. Ne garip!
Egzotik bir haz alıyoruz bundan galiba..
Ya da rasyonel yanımızın ontolojik sorunlarına mistik bir hava katmak
istiyoruz.
Bir tür yüzsüzlük belki, bir tür hayasızlık...
Yok yok bu bir
şımarıklık!
Ne çok şımaran var...
Kasas 76: Allah şımaranları sevmez!
Ne çok rastlıyorum artık... Ne çok tiksiniyorum... Dünya, dolu dolu
çelişkiler harmanı artık.. Evet, buna kalben inanıyorum. Ne hazin!
-Sevilay Meraler-