21 Aralık 2021 Salı

 ASLI YOKTUR

Huzurundayım Rabbim, geç de olsa huzurundayım. Körpe iken eğilmedim önünde, şimdi kemiklerimi kıra kıra, etimi eze eze geliyorum kapına. Kemiklerimde derin bir sızı, derimde mordan sarıya dönüşen bir renk cümbüşü... Üzerime sinmiş bunca türbenin kokusu ve ateş akan çeşmelerden doldurduğum kırbam ile geliyorum. Bakıp da görmemek arasında geçirdiğim bunca mevsim sonunda, dünyanın bütün hicaplarını  üstüme örterek geliyorum. Mücrimliğim aşikar! Rahmetini diliyorum.


Seni tanıdıktan sonra Rabbim, bütün varlıklar suret değiştirdi. Zelzeleye uğramış bir şehir gibi kaldı aklım. Bütün kelimelerim yıkıntılar altında. Kalbim ise... Misal, her şeyin bir aslı varmış. Huzurun, hüznün, haysiyetin... Her şey seninle asılmış.  Her şey seninle asilmiş.  Seni bilmenin okulu yokmuş, Sana olan yakınlık da belgelerle ilintili değilmiş.  Asiliğimizin onur alameti sayıldığı  bu devirde, sana yakın olanların bile 'aslı gibi' yaşayabildiği bizler, kırmızı mühürlü imanımızla huzurundayız. Kalbimizi mühürlere zimmetlemişiz Rabbim! Belli ki aslıma dönemeyeceğim. Ya mukallibel kulub.... 


İnsanlar gibi vakitlerin de yalnızı varmış Rabbim. Seherler yalnızmış mesela. Dahi seher, kainatın bütün yalnızlarının da vaktiymiş. İki yalnız bir vakte ancak bu kadar yaraşırmış. Güzelim seher... Bir de yamacımızdaki bunca karartıya rağmen, bazı kelimelerde, bazı seslerde ve gariplerin gözlerinde bir ışıltı görürüz ya o alacalı ışıltı, göğün, seherde elinde tuttuğu aynanın aksiymiş. O tan ağartısı ise yalnızca necip olanların kalbini ağartırmış. Bir de duvarında ibresiz saatler asılı evlerde, vakit asla seheri göstermezmiş. Bunu da bildim. Kalbimizi seherlerden ayırma Rabbim!


                                                                                                           Sevilay MERALER