10 Kasım 2015 Salı

KIRMIZI AYNA



Kaliteli bir küfür ile kalitesiz bir iman arasında sıkışıp kalmışız Rabbim, bütün iddialarımız şaibeli. Amellerimizin faili meçhul! Amellerimizin faili meçhul! İman, bedenlerimizde aşikâr evet, ama ya ruhlarımızda manzara nasıl? Bu kaçışlar, saklanışlar, oyunlar... Maskelenen her anımız, kanımızda dolanan şeytanı saklama gayretinde.
  Hayır inanmıyorum, ne bize ne de temiz gibi görünen kirli dünyamıza. Nietzsche'nin dediği gibi: "Derin görünsün diye bütün sularımızı bulandırmışız." Biliriz ki korkusu olmayan balıklar berrak nehirlerde yüzer, biz balıklar kadar da cesur değiliz! 

Her günahın iki yüzü, fakat bir rengi vardır. Hangi yüze baktığımız yine bizimle alakalı. Ademle Havva gaflete düştükleri saliselerde renkleri kırmızıydı, bizim ise bütün saatlerimiz... Tövbenin kızılına ise henüz erişemedik! Öyle alıştık ki Rabbim ucuz yaşamaya, artık modernizmin bedava dağıttığı lenslerle bakıyoruz dünyaya.  Aynalarımız da kızıla boyandı. Dahası, onlara her bakışımızda onların da fıtratını bozduk, tıpkı kendi fıtratımızı bozduğumuz gibi...  

Monitörler, klavyeler, ekranlar kırmızı. Mağazaları talan eden sosyetenin parası, makamları kendisinin sanan adamların yüzü, Sen'in adına rantlarını katlayanların elleri kırmızı... Sen'siz merhametliler de var bir de, ikinci el eşya gibi boyanmış olmayı iyilik zanneden... Dahası, Sen'sizler daha kırmızı. 


Dünya nasıl bakarsan öyle görünür demiş büyükler. Misal, Mutasavvıf Sümbül Sinan: " Bir pazara gittim; kapısı gül, dirhemi gül, alanlar gül, satanlar gül diyerek kâinatı gül gibi gördüğünü söylemiş." Büyük ihtimalle o güller de kırmızıymış. Heyhat ne kadar uzağız o gül bahçesine! 


Sen varken başkasına, Sen'in sözü varken başka sözlere, Sen'in ellerin varken başkalarının ellerine koştuk. Oysa Sen'i bir kere anlayanın, hiç bir limanda sevgilisi kalmazmış! Öyle diyor anlayanlar. Bütün kitaplar Sen'i anlamak için okunur doğru fakat imanımızı kitaplara öyle endeksledik ki Rabbim, belki okuyan olduk fakat inanan olamadık! Çok kitap okuduk, evet ve fakat Furkan'ını unuttuk. Bu yüzden helal ve haram alaca renkler gibi iç içe girdi. Bir de ne çok caka sattık Rabbim!  Fakat her zamanki gibi her ayetin, cakamızı boşa çıkardı, bağışlaHırsımız kırmızı, öfkemiz kırmızı, aynamız kırmızı... 


Bu siyah rüyalar da hakkımız, vesselam.


Sevilay Meraler