10 Aralık 2014 Çarşamba

YAŞAMAK


Kırılıyoruz ya bir kere en körpe yerimizden, yaralanıyoruz ya gözlerimizden, ondan sonra her şey daha iyi olmuyor. Hüzün, mıknatıs gibi yapışıyor kalbimize ve dünyanın bütün hüzünlerini çekiyor kendine.

Bir ömür kalbimizden tuhaf ağrılar, göğsümüzden ise ağırlıklar eksik olmuyor. 
Mevsimler bile gürültülü patırtılı geçiyor anlayacağınız.

Kıstırılıyoruz ya bir kere en özgür yerimizden, ondan sonra hiç bir şey kollarını açarak gelmiyor yanımıza ya da gelse de biz kollarımızı açamıyoruz.

Vuruluyor ya bir kere annemizin elleri tek kurşunla, ondan sonra  hayat hep soğuk yemekler koyuyor önümüze.


Sonra karşımıza bir sürü insan çıkıyor. İnsanlar... Ahh kalp ağrısı insanlar... Ya celladını sevenleri rast geliyor ya da çiçekleri imbiklerde kaynatıp  gözyaşlarını şehvet için sürenleri...


Sırtımızda çınarlar büyüyor, ellerimizde ekinezyalar açıyor. Ruhumuz kaos istilasına uğruyor. Uğruyor da aldırmıyoruz.

Yalnızlık yazılıyor sonra ayaklarımızın tabanına. Sonra gittiğimiz her yer gurbet oluyor ve her şehirde farklı bir yalnızlığın izini bırakıyoruz.


Kitaplar düşüyor hayatımıza sonra, okuduğumuz her kitap keder kırıntılarnı konfetiler gibi başımızdan aşağı serpiyor. Okudukça acımız artıyor, okudukça gözlerimiz kanlanıyor, okudukça dağılıyoruz. Fakat yine de bunu düğün dernekten sayıyor bir de keyifleniyoruz. 


Yani İbrahim Çolak'ın dediği gibi...

 "Kalbimiz öksüz, gönlümüz yetim, sevgimiz muhacir. Bunun adına "yaşamak" diyoruz...




Sevilay Meraler


 Not: Bu bir şükürsüzlük yazısı değildir!

3 Aralık 2014 Çarşamba

TEBESSÜM





.../
Kibir, bu dünyayı kendine yâr bilenindir
Biz, yani garipler... yani yârsız kalmayı göze alanlar...

Bütün tahtlarını devireceğiz kendini efendi sananların,
Algısını yıkacağız el pençe divan duruşların.
Ünvanları, sineklerin kanadına yükleyip eli sineklik tutan amcalara yollayacağız.

Dünya bir gün öğrenecek asaletin zenginlikten gelmediğini,
Kravatlı zevatların beş para etmediğini.

Rengini solduracağız kırmızı halıların,
Koltukların yüzsüzlüğüne yeni bir yüz ekleyeceğiz.

Bir derviş gibi yaşayacağız,
Ve yine o kalpsizleri tebessümlerimizle kahredeceğiz.

Sevilay Meraler