14 Mayıs 2014 Çarşamba

MUĞLAK

Biz hep yenileceğiz ve her yenilgi, yeni bir zafer sofrası açacak önümüze ve biz bağdaş kurup, keyfini çıkaracağız bu ironiğin... sm


Duygu tanımları arasında sıkışıp kaldım. Ne kitaplar, ne internetteki siteler! Hiç biri duyguların tanımını doğru yapmamış! Suya düşmüş bir sinek gibi çırpınmakta cümleler. 
Bir kanadı tiryak, diğer kanadı firak olan hayat! Seni de tanımlayamıyorlar!

Düşünüyorum da dünya bana duvağını açtı açalı, hayata dair terimlerim, "şimdilik" oldukça net gbi. Lakin yine de muğlaklık, çay bardağımın kulpunda asılı durmakta. Bir gün o kulpa asılı muğlaklığın da sehpasını devireceğim! Yani o benim sehpamı devirmez ise!

Gülümseyen yüzlere bakıyorum, gülüşleri sonsuzluğun aynasında solmuş. İnsanız, kahkahalarımızla ağıtlarımız arasında bir lahza kadar mesafe var. Dakikalar içinde kıyametimiz kopabilir ve göğü kıskandıracak zirvelerde dolanırken, kupkuru ve zalim bir çukurun içinde de bulabiliriz kendimizi. Şimdiye kadar kendini o çukurlarda bulanlar gibi....

Çokça mutlu olduğunu yazmış biri, diğeri çokça keder deymiş. Çokça mutluluk veya çokça hüzün... Ne kadar yakışabilir ki insan denen varlığa? Her şeyin, ölçü ile yaratıldığı bir düzende çokça gibi bir duygu yanılgısından neden medet umarız ki? Hangi çokça mutluluk hüzne veya tersi, hangi çokça hüzün mutluluğa dönünüşmedi ki? Evlenince düğününde çokça mutlu olup çokça oynayan bir adamı, on sene sonra aynı mekana götürsek ne yapar? Kapanan bir kapıya üzülürken, diğer kapıların açıldığını gören birinden, hüznün tamını yine istersek ne der? Yine çokça mı olur duyguları? 
Yanılgı, yanılgı yaşlanan bir ömrümüz var  bizim. Hiç bir duygumuz, sonsuzlaşamıyor. Heyhat! O'nun dışında sonsuz olan nedir ki?

Sevincin tükenişi değildir bu, hüznümü de yitirmiş gibiyim...


Sevilay Meraler

13 Mayıs 2014 Salı

BAHARSIZ




Baharın ilk bakışı yansırken suya,
Mavi bir gelinciğe dönüşür güneş.
Kutlanır doğuşu güllerin menekşelerin...
Turuncu bir böcek dolanır serserice, toprağa gülümser
Ben de gülümserim,
Havaya, suya, toprağa
Serçeye, böceğe, menekşeye...
Sonra Sensiz'leri görürüm,
Mahşer gelir, mıh gibi oturur aklıma,
Bahar ateş olur, bahar hüzün olur
Ben baharsız olurum. 
Sevilay Meraler