8 Şubat 2014 Cumartesi

GÖLGESİNDEN KORKAN ADAM

Bir adam gölgesinden neden korkar ki?
 O gölgeyi vicdanı sandığı için mi? sm


Derin bir off çekerek uyandı. Bu sabah da diğer sabahlardan farksızdı onun için. Yaşı otuzu geçmişti ama şu yaşına kadar, bir gün bile uyanır uyanmaz gülümsemeyi, şükretmeyi becerememişti. Bunun için uğraşmış mıydı bilmiyorum, ancak bunu beceremediği kesindi. Rüyalarında bile mutlu olmadığı, gözlerinden rahatça okunuyordu.

Yine yorgun hissediyordu kendini, yine darmadağın. Bu yorgunluk, sanki doğduğu ilk günden beri pranga gibi bağlanmıştı ayaklarına. İsteksiz de olsa kalktı. Yüzünü yıkadığı suyu, yediği bir kaç yeşil zeytini, içtiği çayı umursamadan çıktı evinden. Zaten hiç bir şeyi ve hiç kimseyi umursamıyordu, farkına varmasa da en çok da kendisini umursamıyordu aslında... 

Bulanıktı bakışları, hisleri muğlak... Dışarıdan bakınca çok rahat, özgüveni yüksek, cesur ve hatta kibirli görünse de, aslında bütün çabası, içinin köşelerine sinmiş o korkak çocuk tarafında sobelenmemek içindi. Nicedir tanımlayamıyordu; ne kendini, ne Allah'ı, ne dünyayı... Kendi girdabına kapılmış, kendi kuyusuna düşmüştü. Sorular beyninde biriktikçe bedeni ağırlaşıyor, bu ağırlıktan kurtulmak için de deli gibi okuyordu. Okuyordu okumasına ya! Fakat yine de ellerinde bir avuç buğudan başkası kalmıyordu.

Bir akşam, kalbinin muğlak saatlerinde, merdivenlerden inerken gölgesi düştü ardına. Nereye gitse, ne yapsa, gölgesi peşinden ayrılmıyordu. Nedense ürkmeye başlamıştı. Oysa kendi gölgesini hep görürdü! Bu sefer, gölgesi, ruhuna düşmüştü sanki. İçindeki karanlığın varlığını hissetti. Bir an düşündü.  "Işık yoksa gölge de yoktur ve gölge, insanın içinde sakladığı karanlığın açık bir delilidir." dedi

Elindeki kitapta da bir söz çarpmıştı gözüne. "Işığı arkasına alan, kendi gölgesinin peşinden gider" diyordu Cibran. O da yıllarca kendi gölgesinin peşinden gitmişti ve bu yolculuk onu sadece kayboluşlara atmıştı.


Karanlığını görmemek için ne çok uğraşmıştı! Kendine ışık tutmamayı... Allah'ı hep arkasına almış, bir türlü O'nunla yüzleşmemişti.. Allah'ı kendine tuttukça, karanlığı ortaya çıkacaktı ya! İçindeki o korkak çocuğun en büyük korkusuydu bu!


Uzun bir arayışa girdi. Her akşam gölgesini seyretti. Gölge karanlıkta görünmüyordu ve insan gölgesinde karanlığını fark edemiyordu. Tıpkı kendi karanlığında, kendi gölgesini yıllarca fark edemediği gibi. "İnsan sadece gölgesine saklanarak ne kadar büyüyebilir ki?" diye sordu. İrkildi ve bir an önce bu karanlıktan kurtulmak istedi. Kitaplarla doldurduğu odasına bir göz attı. Aradığı ışık, duvarda asılı olandı...



Sevilay Meraler