25 Ağustos 2013 Pazar

HAKÎKATİN YAZGISI


Bil ki ey sevgili! 
Ben seni aklımdan hiç çıkarmadım; ben sâdece aklımı çıkardım.
Ve böyle bilsin bütün dünya,
Ben aklımı senin rağmına değil, senin uğruna senden çıkardım.  -Cündioğlu-


Suyu biriktirir gibi biriktiriyorum hayatı ellerimde. Ne kadar sığabilirse avucuma, o kadar işte...  Bir heves fazlası, huzur götüren seller demek, biliyorum. Bu yüzden taş/ımıyorum.
Hayat... Bitecek, belli...

Saate bakar gibi bakıyorum evrene. Saliselerin içinden düşen lâhzalar kadar... Gözümü dikerek bakarsam, gökyüzü üzerime düşecek, biliyorum. Bu yüzden her varlıkta varlığımı üstünkörü bırakıyorum, her varlıkta varlığımı katışıksız.
Evren... Sönecek, kuşkusuz...

Bir yağmur damlasını seyreder gibi anımsıyorum geçmişi. Varlığıyla kaybı aynı anda olan... Tutmaya kalkışsam, kara ya da nâra dönüşecek ellerimde biliyorum. Bu yüzden sadece seyrediyorum.
Anlamı kaybında, aşikâr...

Nehre atar gibi atıyorum kelimeleri hayata. Durup, yüzleşmeyecek kadar. Biraz yüzleşsek, ne benim yüzüm eski yüz, ne de onların yüzü eski anlam olacak, biliyorum. Bu yüzden dönmüyorum.
Her şey her an değişiyor, apaçık, net...

Suyu tutar gibi tutuyorum insanları elimde. Kaç dakika, gün, ay, yıl kalabiliyorlarsa o kadar işte. Toprağı tutar gibi tutmaya kalksam, cesede dönüşecekler biliyorum.  Bu yüzden ısrar etmiyorum.
En büyük sevgi, özgür bırakmaktır elbette... 


Suyu avuçlar gibi savaşıyorum akıllarla. Daha farklı değil! Bu yüzden her soruyla cedelim bir avuç meydan, her cevapla zaferim, bir avuç kılıç darbesi... 
Çünkü her zafer,  komik bir yenilgi ...

Gözyaşım kadar tutuyorum kendimi kendimde. Ne kadar kalırsa o kadar ben, ne kadar akarsa o kadar ben ve yine ne kadar ağırsa ben kadar ağır...
Özümüz su, malum... Ondandır zahır...

-Sevilay Meraler-